Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklar Sözlüğü / N Harfi

dağ arabası
yabancı sözcüklere türkçe karşılıklar kılavuzu -N


Harf Seç ve Sözcük Ara

narkotik Fr. narcotique
uyuşturucu
Uyuşturma özelliği olan, uyuşturan (madde).


narsisizm Fr. narcissisme
ruh b. özseverlik
Kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, narsistlik.


narsist Fr. narcissist
ruh b. özsever
Kendi benliğine bağlanan, hayran olan (kimse).


nasyonalizm Fr. nationalisme
milliyetçilik
Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı.


nativizm Fr. nativisme
ruh b. doğuştancılık
Herhangi bir canlı türünün yapısal ve görevsel gelişiminde yaşantı, öğrenme vb. edinilmiş faktörlere değil, kalıtımla ilgili olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş.


natür Fr. nature
doğa
Kendi kuralları çerçevesinde sürekli gelişen, değişen canlı ve cansız varlıkların hepsi.


natüralizm Fr. naturalisme
fel. doğalcılık
Gerçeğin yalnız doğa ile açıklanması.


natürel Fr. naturel
doğal
Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan.


natürizm Fr. naturisme
fel. doğacılık
Toplumsal kuruşların ve yaşayış biçiminin doğaya dönük olmasını amaç edinen öğreti.


natürmort Fr. nature morte
ölüdoğa
Konusu, cansız varlıklar veya nesneler olan resim.


navigasyon Fr. navigation
den. yolbul
Yol ve belirlenen yeri bulma işi.


navigatör Fr. navigateur
yolbil
Taşıtlarda belirlenen noktaya ulaşmak için yön bulmayı sağlayan aygıt.


nazal Fr. nasal
db. genizsil
Genizde oluşan (ses).


nebülöz Fr. nébuleuse
gök b. bulutsu
Uzayda gaz ve toz bulutu.


negatif Fr. négatif
1. olumsuz, 2. mat. eksi
1. Yapıcı ve yararlı olmayan, hiçbir sonuca ulaşmayan, gözetilen amaca veya beklenilene uygun olmayan. 2. Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı).


nekrofil Fr. necrophile
ölü sevici
Ölü seven, ölü ile cinsel ilişkide bulunan.


nekrofili Fr. necrophilie
ölü sevicilik
Ölü sevici olma durumu.


neolojizm Fr. néologisme
db. türenti
Söz türetmecilik.


neoplatonizm Fr. néoplatonisme
fel. yeni Platonculuk
İskenderiye’de milattan sonra III. yüzyılda ortaya çıkan ve VII. yüzyıla kadar okullarda okutulan felsefe öğretisi.


network İng. network
bilgisayar ağı
Aynı bilgi kaynaklarını paylaşan çok sayıda iletişim hatlarıyla birbirine bağlı bilgisayar şebekesi.


nevrasteni Fr. neurasthénie
ruh b. sinir argınlığı
Baş ağrıları, sindirim güçlükleri vb. fiziksel rahatsızlıklar ve ruhsal görevlerde gevşeme ve bitkinlik biçiminde görülen, sinirsel güçlerin zayıflamasından doğan nevroz.


nevropat Fr. névropathe
ruh b. sinir hastası
Sinir hastalığına tutulmuş olan.


new wave İng. new wave
yeni dalga
Herhangi bir ülkede belirli bir dönemde birdenbire ortaya çıkan genç yönetmenler topluluğu.


nickname İng. nickname
takma ad
Kendi adından başka eğreti alınan ad.


nihilist Fr. nihiliste
fel. yokçu
Nihilizm yanlısı olan.


nihilizm Fr. nihilisme
fel. yokçuluk
Her türlü gerçek varlığı inkâr eden aşırı bireycilik.


nimbus Lat.
meteor. kara bulut
Koyu esmer renkte büyük yağmur bulutu.


no-frost İng. no-frost
karlanmaz
Dondurucu bölümünde karlanma ve buzlanma olmayan buzdolabı.


nod İng. nod
1. tıp yumru, 2. bl. düğüm
1. Genellikle derinin içine gömülü, yuvarlak ve sert oluşum. 2. Bilgisayar ağında başka birimlerle iletişim kurma yeteneği olan yazıcı, sunucu, bilgisayar vb. birim.


nodül İng. nodule
tıp düğümcük
Ufak düğüm.


nomanklatür Lat.
adlar dizgesi
Belli bir alan için bağlayıcı olan adlandırmaların bütünü.


nominal Fr. nominal
1. saymaca, 2. ekon. yazılı
1. Gerçekte öyle olmadığı hâlde öyleymiş gibi kabul edilen, itibari. 2. Geçerli olan.


nominal price İng. nominal price
yazılı fiyat
Hisse senedi, tahvil vb. için üzerinde belirtilmiş fiyat.


nominal value İng. nominal value
yazılı değer
Hisse senedi, tahvil vb. için üzerinde belirtilmiş değer.


nominalizm Fr. nominalisme
fel. adcılık
Kavramların gerçek varlıklar olduğunu kabul eden, kavram gerçekliğine karşıt olarak tümel kavramların yalnızca nesnelerin adları olduğunu ileri süren görüş.


nominatif Fr. nominatif
db. yalın durum
Ad soyundan sözün taşıdığı kavramı ek almadan bildiren durum.


non-stop İng. non-stop
duraksız
Otobüs mola vermeden, duraklarda durmadan (gitmek).


norm Fr. norme
fel. ve top. b. düzgü
Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural.


normatif Fr. normatif
1. fel. ve top. b. düzgüsel, 2. düzgüsüz
1. Kurallarla, yasalarla ilgili olan, kural, yasa koyan. 2. Düzgüye uymayan, düzgüsü olmayan.


nostalji Fr. nostalgie
gündedün, geçmişseverlik
Geçmişte kalan güzelliklere olan özlem duygusu ve bu duygunun baskın bir duruma gelmesi.


nosyon Fr. notion
fel. kavram
Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım.


notebook İng. notebook
dizüstü
Bilgisayarın her türlü donanımı ile küçültülerek taşınabilir duruma getirilmiş biçimi.


nöroşirürji Fr. neurochirurgie
tıp beyin cerrahisi
Hastanelerde beyin konusunda ameliyat yapabilen bölüm.


nöroşirürjiyen Fr. neurochirurgien
tıp beyin cerrahı
Beyin konusunda uzmanlık yapmış cerrah.


nötr Fr. neutre
1. etkisiz, 2. kim. yansız
1. Etkisi olmayan. 2. Turnusol gibi bir ayıraç karşısında, asit ve alkali tepkisi göstermeyen.


nötralizasyon Fr. neutralisation
fiz. ve kim. yansızlaştırma
Asit veya alkali niteliğini yok etme, etkisiz hâle getirme.


nötralize İng. neutralize
yansızlaştırılmış
“Yansızlaştırılmak” anlamında nötralize etmek birleşik fiilinde geçer.


nötralizm Fr. neutralisme
fiz. ve kim. yansızlık
Asit veya alkali niteliği yok olma, etkisiz hâle gelme.


numerik Fr. nemérique
sayısal
Sayı ile ilgili, sayıya dayanan.


 Fr. nu
1. çıplak, 2. çıplak resim
1. Soyunmuş durumda olan vücudun resmi. 2. Resim sanatında çıplak insanı konu alan bir resim türü.


nüans Fr. nuance
1. ayırtı, 2. ince ayrım
1. Aynı cinsten olan şeyler arasındaki ince fark. 2. En küçük ayrıntı.


nütasyon Fr. nutation
gök b. üğrüm
Çoğunlukla ayın neden olduğu, yerin dönme ekseninin yaptığı koni hareketindeki dönemsel salınım.