Harf Seç ve Sözcük Ara
ice-tea İng. ice-tea
buzlu çay
Soğuk olarak ikram edilen bir tür çay.
ide Fr. idée
düşünce
Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik.
idea Yun.
düşünce
Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik.
ideal Fr. idéal
fel. ülkü
Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey.
idealist Fr. idéaliste
ülkücü
Bir ülküye çıkar gütmeden bağlı olan.
idealizm Fr. idéalisme
ülkücülük
Bir ülküyle belirlenmiş olan, bu ülküye çıkar gütmeden bağlı kalan yaşama biçimi ve dünya görüşü.
idefiks Fr. idée fixe
ruh b. saplantı
Kişinin, etkisinden kendini kurtaramadığı yersiz saçma düşünce.
identik Fr. identique
mat. özdeş
Kendinde özdeşlik bulunan.
idiopati Fr. idiopathie
tıp kapan duygu
Yalnız başına ilerleyen, belli bir sebebi bulunmayan, öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık.
illegal Fr. illégal
huk. yasa dışı
Yasalara, yasa kurallarına uymayan.
illüstrasyon Fr. illustration
resimleme
1. Resimlerle süsleme. 2. Kitap içindeki bir yazıyı açıklayan veya süsleyen resim.
illüzyon Fr. illusion
1. göz bağı, 2. ruh b. yanılsama
1. El çabukluğu ve ustalıkla gerçekte olmayan bir şeyi oluyor gibi gösterme işi. 2. Var olan nesne veya canlıyı yanlış, ayrımlı veya değişik olarak algılama.
illüzyonist Fr. illusionniste
göz bağcı
Göz bağı yapan kimse.
illüzyonizm Fr. illusionnisme
göz bağcılık
Göz bağcının yaptığı iş.
imaj Fr. image
ruh b. imge
1. Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri. 2. Duyularla algılanan, bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar.
imitasyon Fr. imitation
taklit
Benzetilerek yapılmış şey.
immoral Fr. immoral
fel. töretanımaz
Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan.
immoralizm Fr. immoralisme
fel. töretanımazlık
Toplumca benimsenmiş töre ile ilgili değerleri değiştirmek isteyen öğretilerin genel adı.
immünoloji Fr. immunologie
bağışıklık bilimi
Bağışıklık olaylarının ortaya çıkma şartlarını, gelişimini, alınabilecek önlemleri ve yapılabilecek tedaviyi inceleyen tıp dalı.
implant Fr. implant
tıp doku ekimi
Vücuda herhangi bir işlevi yerine getirmesi için doku yerleştirme.
in-line skate İng. in-line skate
sp. kaykaç
Özel olarak yapılmış ayakkabıların altına yerleştirilmiş krampona benzeyen bir dizi tekerlekle kayılarak yapılan bir spor dalı.
indeks Fr. index
1. dizin, 2. ekon. gösterge
1. Bir kitabın veya derginin kişi, konu, yer adı vb. bakımından içindekileri yer numarasıyla belirten ve eserin arkasında yer alan alfabetik liste. 2. Bir gelişimi gösteren nicelikler veya değerler arasındaki ilişki.
indeterminist Fr. indéterministe
fel. belirlenmezci
Belirlenmezcilik yanlısı olan.
indeterminizm Fr. indéterminisme
fel. belirlenmezcilik
1. Nedensellik yasasına bağlı olmayan, bir sebebe bağlanmayan olay ve durumların da bulunduğunu öne süren görüş. 2. İnsan iradesinin hiçbir şarta bağlı olmadığını, içinde bulunduğu şartlarla belirlenmediğini, insanın özgür iradesinin nedensellik yasasına bağlı olmadığını savunan görüş.
indikatör Fr. indicateur
fiz. gösterge
Bir aracın işlemesiyle ilgili bazı ölçümlerin sonucunu kendiliğinden gösteren araç.
individüalist Fr. individualiste
fel. ve top. b. bireyci
Bireycilikten yana olan.
individüalizm Fr. individualisme
fel. ve top. b. bireycilik
Bireylerin yararlarını toplumsal yararlardan daha üstün veya daha önemli sayan öğreti, tutum veya politikaların genel adı.
inkübatör Fr. incubateur
kuluçkalık
Küçük işletmeleri büyümelerine zemin hazırlamak amacıyla altyapı hizmetleri yanında danışmanlık ve çeşitli destek hizmetleri sağlamak üzere genellikle üniversiteler veya kamu araştırma kuruluşlarınca oluşturulmuş birimler.
inovasyon İng. innovation
yenileşim
Değişen koşullara uyabilmek için toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması.
inovatif İng. innovative
yenileşimci
Değişen koşullara uyabilmek için toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemleri kullanmaya başlayan kimse.
instant coffee İng. instant coffee
hazır kahve
Granül hâline getirilen kahveye sıcak su veya süt eklenerek hazırlanan içecek.
interaktif İng. interactive
etkileşimli
Etkileşimi olan.
interferometre Fr. interféromètre
girişimölçer
Işık girişim saçaklarını uzaktan ölçmeye yarayan araç.
interferometri Fr. interférométrie
fiz. girişim ölçme
İki veya daha fazla dalga hareketini ölçme işi.
intern İng. intern
ön hekim
Staj yapmak üzere hastanelerde çalışan tıp fakültelerinin altıncı sınıf öğrencileri.
İnternet İng. international network’ten
bl. Genel Ağ
Bilgisayar ağlarının birbirine bağlanması sonucu ortaya çıkan, herhangi bir sınırlaması ve yöneticisi olmayan uluslararası bilgi iletişim ağı.
internship İng. internship
ön hekimlik
Ön hekim olma durumu.
intertextuality İng. intertextuality
ed. metinler arasılık
Bütüncül bir yapıya kavuşturulması amacıyla bir edebî metnin dokusuna hem edebiyat alanından hem de başka alanlardan metin parçalarının katılması.
intranet İng. intranet
yerel ağ
Bilgisayar ağlarının birbirine bağlanması sonucu ortaya çıkan, sınırlaması ve yöneticisi olan sadece kurum veya iş yeri içinde kullanılan bilgi iletişim ağı.
ipotek Fr. hypothèque
tic. tutu
Bir borcun ödeneceğine teminat olarak ödenince geri alınmak şartıyla borçlunun alacaklıya verdiği değerli şey.
irrasyonalist Fr. irrationaliste
fel. us dışıcı
Us dışıcılık yanlısı olan (kimse.
irrasyonalizm Fr. irrationalisme
fel. us dışıcılık
Yaşamda ve bilgilerde us dışı ögelere tek yanlı olarak ağırlık veren, sezgi, sevgi, duygu ve içgüdüleri bilginin kaynağı sayan görüş.
irrasyonel Fr. irrationnel
fel. us dışı
Aklın alamayacağı, aklın dışında kalan.
irrealist Fr. irréaliste
gerçek dışı
Gerçeğin dışında olan, gerçek olmayan.
irredantist Fr. irrédentiste
kurtarımcı
Dil, gelenek, görenek ve çeşitli kültür değerleri bakımından bir birlik gösterdiği hâlde ana yurt dışında kalmış halkın yaşadığı toprakları ana yurt sınırları içine almak isteyen.
irredantizm Fr. irrédentisme
kurtarımcılık
Dil, gelenek, görenek ve çeşitli kültür değerleri bakımından bir birlik gösterdiği hâlde ana yurt dışında kalmış halkın yaşadığı toprakları ana yurt sınırları içine almak düşüncesi.
iskonto İt. sconto
tic. 1. indirim, 2. kırdırma
1. Fiyatta yapılan değer düşürümü. 2. Süresi dolmamış bir senedin, faiz ve komisyonu düşürülerek karşılığından eksiğine alınması.
istatistik Fr. statistique
1. sayımlama, 2. sayım bilimi
1. Bir sonuç çıkarmak için verileri yöntemli bir biçimde toplayıp sayı olarak belirtme işi. 2. İlkelerini olasılık kuramlarından alarak eldeki verileri grafik ve sayı biçiminde değerlendirmeye dayandıran matematiğin uygulamalı dalı.
istimbot İng. steamboat
den. çatana
Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur.
italik Fr. italique
eğik yazı
Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi.
izobar Fr. isobare
coğ. eş basınç
Hava basınçları eşit olan yeryüzü noktalarını birleştirdiği varsayılan eğri.
izohips Fr. isohypse
coğ. eş yükselti
Yükseklikleri birbirine eşit olan yerler.
izolasyon Fr. isolation
fiz. yalıtım
1. Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplama. 2. Elektrik, ses ve ısı akımını engelleme.
izolatör Fr. isolateur
fiz. yalıtkan
Elektrik iletkenliği sıfır veya çok zayıf olan (cisim veya madde).
izole Fr. isolé
yalıtılmış, tecrit edilmiş
1. Elektrik ve ısı akımı engellenmiş. 2. Herkesten veya her şeyden ayrılmış.
izometri Fr. isométrie
geom. eş ölçüm
Noktalar arasındaki uzaklığı olduğu gibi koruyan noktasal dönüşüm.
izomorf Fr. isomorphe
kim. eş biçim
Başka bir şeyin biçim veya yapı bakımından aynısı olan şey.
izomorfik Fr. isomorphique
kim. eş biçimli
Biçim, yapı bakımından birbirinin benzeri veya aynısı olan.
izomorfizm Fr. isomorphisme
hay. b., kim. ve mat. eş biçimlilik
1. hay. b. Organizmada çeşitli soylardan ileri gelen benzerlik. 2. kim. Benzer yapıda olan maddeler arasındaki billurlaşma benzerliği. 3. mat. İki matematik kümesi arasında benzerlik bağıntısı.
izoterm Fr. isotherme
coğ. eş sıcak
Sıcaklığı eşit olan (yeryüzü noktası).