
İlenç sözcüğü, Türkçe kökenli ilen- fiilinden türemiştir. İlenmek; ayıplamak, sitem etmek gibi anlamlara gelir. İlenç ise «beddua» anlamındadır. Bed, dilimize Farsçadan gelmiştir kötü anlamına gelir. Dua ise Arapçadır. Her ne kadar ilenmek, tavsiye edilmese de bazen insanın bir sözü bin ilence bedeldir.
Türkçede ilenç anlamında kullandığımız diğer sözcükler şunlardır: beddua, lanet, ah, inkisar, kargış, intizar.
Dede Korkut Hikayeleri’nde Basat, uzun cedelleşme sonrasında Tepegöz’ü alt eder ve Tepegöz şöyle ilenir:
Ala gözden ayırdın yiğit beni
Tatlı candan ayırsın Kadir seni
Cemal Safi’ye kulak verelim:
O taş yüreğinin, daha sertine
Çatıp da bir ömür ağla derdine
Gönül ver dünyanın en namerdine
Kapısında kul ol, emrinde köle.
İşin özü yürekte izi olmayana söylenecek bir sitem ilenmekten fenadır:
Güzelliğin on par’etmez
Bu bendeki aşk olmasa… (Âşık Veysel)




