İstiklal Sözcüğü ve Mehmet Akif Ersoy

dağ arabası

Dilimize Arapçadan giren istiklal sözcüğü, tarih boyunca milletimizin var oluş sitaresi olmuştur. Bugün İstiklal Marşı, istiklal madalyası, İstiklal Harbi gibi kelime gruplarında yaşar bu kelime.

Her fikirden insanın, bilhassa aynı mefkûreden beslendiği insanların eleştirmek için yer aradığı Akif’in, bize emanet ettiği bir kelamdır.

Bugün marş dediğimiz oysa hakiki bir destandan farkı olmayan eser, Hakk’a tapan milletin yegâne kızıl elmasıdır.

Hz. Muhammed’in Sevr Mağarası’nda Ebubekir’e söylediği “Korkma, Allah bizimledir!” sözü, Akif’in istiklal anlayışına derinden tesir eder. Bizlere nice öğüt verir ki Safahat’ı baştan başa bir nasihatnamedir.

Öğütlerine vakıf olmak için Akif’in şu beytini ezber etmek lazım gelir:

“Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık,

Silkin de: Muhîtindeki zulmetleri yak, yık!”

Akif’i kuru kuruya tavsif etmeyelim. Akif ki 21. yüzyılın dahi bağımsızlığına çokça kelam etmiştir:

İşimiz düştü mü tersâneye, yâhud denize,

Mutlaka âdetimizdir, koşarız İngiliz’e.

Bir yıkık köprü için Belçika’dan kalfa gelir;

Hekimin hâzıkı bilmem nereden celbedilir.

“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!” diyen Mehmet Akif’i rahmetle anarken bir dua da biz edelim:

“Allah bu milleti istiklal yolundan ayırmasın!”